HABER ARA >>>    >>> 2011 de NELER OLDU SON 30 HABER

 Profesöründen Acıtan Su Haberi

  Tarih 27.02.2014    (2929) Okunma

Yaz kurağından değil, kış kurağından kork. Prof. Dr. A. Halim Orta, bu tehye dikkat çekiyor. Orta; Bu gün itibariyle ülkemiz genelinde geçen yıla göre 47 daha az yağış aldık. Bu günkü haliyle bile kişi başına yıllık düşen miktar 880 metreküptür. Bunu bilimde karşılığı su sıkıntısıdır. Galibiyet doğanın olacaktır. Kaybeden insanoğlu. İlgililer ister gereğini yapmak için çalışacaklar, isterlerse manidar deyip geçeceklerdir dedi.
Namık Kemal Üniversitesi(NKÜ) Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. A. Halim Orta; Eski insanlarımızın çok anlamlı sözleri vardı. Bunların anlamını güçlendiren, çok uzun yıllar süren tecrübelerin sonucu olmasıydı. İşte tam da bu güne uyan bir tanesi: “yaz kurağından değil, kış kurağından kork”. Bu deyişi bilimsel olarak biraz açalım. Kuraklık 31 doğal afet içerisinde 1.sırada yer alıyor. Ancak sigorta kapsamında bile yer almıyor. Deprem, sel, hortum gibi aniden ortaya çıkıp hızlı hasarlar oluşturmadığı için riskin büyüklüğü oluşmadan algılanamıyor. Kuraklık, meteorolojik olarak başlar. Bu yıl olduğu gibi. Bu gün itibariyle ülkemiz genelinde geçen yıla göre 47 daha az yağış aldık. Bu değer uzun yıllar ortalamasına göre 37 daha az. Yağış azlığı sürerse toprakta depolanan nem azalıyor ve tarımsal kuraklık başlıyor. Toprak nemini arttıran en önemli yağış biçimleri ise önce kar, sonra da uzun süreli düşük intensiteli yağmurlardır. Bunlar ne zaman olur? Kış aylarında. Onun için eskiler “kış kurağından kork” demişlerdir. Yaz ve bahar aylarında düşen yağışlar sağanak biçiminde olur. Çoğu yüzey akışa geçer, dereler ve nehirler aracılığıyla denizlere ulaşır. Bunun için 20 yıldan beri “yüzey sularını depolamak için gölet ve barajlar yapmalıyız, yer altı sularımızı dikkatli ve hesaplı kullanmalıyız” diye söylerim. Şimdi toprak profili boş ve buğdayın kökleri çok sığ. Bunun anlamı kuraklığa toleransı çok düşük. Kuraklığa devam edelim, üçüncü safhada akarsu debileri azalıyor, yer altı su seviyeleri düşüyor ve hidrolojik kuraklık ortaya çıkıyor. Tüm bu olumsuzlar insana aksediyor, tarım ürünlerinin fiyatı artıyor, kalitesi düşüyor ve sosyo-ekonomik kuraklık evresi başlıyor. Bu bilgilerden sonra hangi aşamada olduğumuzu siz değerli okuyucuların takdirine bırakıyorum. Bu açıklamalardan sonra birkaç cümle ile bölgemize değinmek isterim. Tekirdağ bütün şehrin yıllık 0.88 milyar metreküp su potansiyel mevcut. Bir milyona yakın nüfusu var. Büyük olasılıkla daha da artacak. Bu günkü haliyle bile kişi başına yıllık düşen miktar 880 metreküptür. Bunu bilimde karşılığı Su Sıkıntısıdır. Nisan 2014 yürürlüğe girecek büyükşehir belediyeler kanunu ile büyükşehir tüm il sınırlarından sorumlu olacak. Su temini ve arazi planlaması en önemli görevi olacak. Doğayla olan sıkıntılarımız hızla büyüyor. Neden? Benim bildiğim kadarıyla cevabı: çevreye karşı duyarsızlık ve saygısızlık, doymak bilmeyen rant ekonomisi ve günü kurtarma çabası, hoyrat kentleşme ve kontrolsüz sanayi. Moralinizi bozmayın. Galibiyet doğanın olacaktır. Kaybeden insanoğlu. İlgililer ister gereğini yapmak için çalışacaklar, isterlerse manidar deyip geçeceklerdir.

BU HABERE YORUMLAR
YORUM YAPILMAMIŞ   SESSİZ KALMA YORUM YAP

İnternet Sınırsız Paylaşım ve Bilgi Kaynağıdır. Sitemizdeki Her Türlü Bilgi ve Resim Paylaşıma Acıktır. Kaynak Belirtilmesi Ahlaki Değerdir.

Sitemiz corluda.com İnternet yayıncıları Derneği      Üyesi ve Çorlu temsilcisidir                    Site Haritası