HABER ARA >>>     >>> 2011 de NELER OLDU SON 30 HABER

Bizim için Şehit Olanlara Layık Olabiliyormuyuz

 Türkan bebeğin şehit edilişinin 34.yıl anma törenindeki ortak basın açıklamasının son paragrafı çok dikkat çekti.

Ergene´deki Bulgaristan Göçme

corlu 31.12.2018 09:47:12    (1775) Okunma

Türkan bebeğin şehit edilişinin 34.yıl anma törenindeki ortak basın açıklamasının son paragrafı çok dikkat çekti.

Ergene´deki Bulgaristan Göçmenleri dernekleri adına yapılan basın açıklamasının son bölümünde  ´´bizler, bizim için şehit olanlara layık olabiliyormuyuz? Onlar adımız adına, dinimiz adına, dilimiz adına, yani kutsallarımız adına şehit olmadılar mı? 

Ya bizler, bizlerin bir kısmı, bazen zamanımız olmadığından, bazen umursamadığımızdan bazen de Avrupa’da bize avantaj sağlayabilir düşüncesinden dolayı, mecbur olmadığımız halde, hala Bulgaristan Pasaportlarımızda utanç verici Bulgar isimlerimizle yaşamaya devam ediyoruz. O ayıplardan kurtulamıyoruz.´´ denildi.

Ergene Bulgaristan Göçmenleri Derneği, Ergene Gerlovalılar Derneği, Ergene Balkan Türkler Dayanışma Derneği ortak basın açıklamasının tamamı şöyle;
Şehit edilişinin 34.yılında Türkan Bebeği Anma programında bugün burada toplandık. En küçük şehidimiz olan Türkan bebeğin anısına geçen yıl Ergene Belediyesi tarafından açılışı gerçekleştirilen anıt parkın da 1.yılındayız. İnanıyoruz ki bu anma programları her yıl düzenli olarak kabri başında olduğu burada da düzenlenecektir. Türkan Bebek 1984 yılında başlayan ad değiştirme ve asimilasyon politikalarına başkaldırışın sembol ismidir.
34 yıl önce Bulgaristan’da bir trajedi yaşandı. Todor Jivkov yönetimindeki Bulgar totaliter, komünist yönetimi Türkleri zorla asimile etmeye kalkıştı. Asimilasyon önce Türklerin isimlerinin değiştirilmesiyle başladı. Ardından Türk benliğini yok etmek için baskılar başladı. Ardından Türk benliğini yok etmek için baskılar başladı. Türkler boş ellerle ordu ve polis kuvvetlerine karşı direniş gösterdiler.
Bulgaristan Türklerine yıllardan beri sinsice uygulanan asimilasyon politikası insan hakları ihlaller baskılar Aralık 1984te açığa çıktı ve doruk noktasına ulaştı. 1984 Aralık ayının son haftasında güneybatı Kırcaali sancağında köyler milis ve askerler tarafından sarıldı. İnsanları zorla evlerinden çıkarıp belediyeye götürüp isimlerini değiştirmeye başladılar. İsim değiştirme sürecini asker içişleri birlikleri polis ve istihbarat birlikleri yürütüyorlardı. Türkler parti ve hükümet binalarının önünde toplandılar.
İsimlerinin değiştirilmesine razı gelmediklerini haykırdılar. Elbette ki bu sesleri dinleyen yoktu. Halkı dinleyecekleri yerde üzerlerine ateş açtılar. Bu kadarını beklemeyen halk panik içerisindeydi ama direnişe devam ettiler. Bu direnişlerden biri de Türkan bebeğimizin ve beraberindeki ayşe hasan ve Musa Yakup’un şehit oldu Killi Benkowski direnişiydi. 25 Aralık 1984 tarihinde killi benkovski köyünde 2000 kişi protesto mitingine katıldılar. İstekler hep aynıydı: biz Türküz ve hep Türk olarak kalacağız. Bunun üzerine adlarınız değişmeyecek sözü verildi.
Çevre köylerden gelenler ve killi halkı geri döndüler. Ancak çok geçmeden anladılar ki aldatılmışlardı.
26 Aralık 1984 tarihinde killi ve çevre köylerin halkı yine toplandılar ve sayıları bu sefer 4000 kişiye ulaştı. Emniyet derhal Kırcaali ve Smolyan emniyetlerinden takviye için polis güçleri gönderdi. Etraf polis ve askerlerle sarılıydı. Halk tek bir şey istiyordu Türk adlarımızı vermeyiz, Bulgar adı istemiyoruz. Yetkililerle konuşmak istediler fakat yetkililerden cevap yerine polis ve asker birlikleri halkın üzerine ateş açtılar. Kayaloba’dan Ayşe Hasan, Kitna Yakuplar köyünden ağır yaralanarak sonra hastanede vefat eden Musa Yakup ve en küçük şehidimiz annesinin sırtında 17 aylık Türkan bebek orada şehit oldu.
1984 karlı aralık ayında araştırmacılara göre Kırcaali sancağında 11 bin kişinin katıldığı 10 büyük protesto mitingi gerçekleştirildi. Ocak 1985 tarihinde asker polis ve özel kuvvetler Kuzey Bulgaristana geçtiler. İlk olarak 17 ve 19 Ocak 1985 yılında polis ve 3. Ordu birliklerine karşı kahramanca direnen Alvanlar Yablanovo köyünde başladı. Daha sonra Şumnu, Pristoya, Silistre ve Dobriç köylerinde ayaklanmalar büyüyerek devam etti.
Yaklaşık iki yıl boyunca Bulgaristan’ın birçok bölgesine çeşitli eziyetler ve işkenceler gören Türk halkı bu uğurda yüzlerce şehit binlerce yaralı verdi ve belene gibi kamplarda insanlık dışı baskılara maruz kaldı. 
1984-85te başlatılan asimilasyon ve baskı politikaları amacına ulaşmış ve tüm dünyanın gözleri önünde 1.5milyona yakın Türk ve Pomak kökenlilerin isimleri zorla Hristiyan isimlerine çevrilmiştir.
1989 yılında doğu blokunun dağılmaya başlaması ve Bulgar komünist rejiminin zayıflaması ile birlikte Türkiye cumhuriyetinin de soydaşlarımıza kapısını açması ile beraber anavatana göç yolculuğumuz başlamıştır. Bundan 30 yıl önce geldiğimiz anavatanımızda durmadan vatanımız için çalışarak faydalı bireyler olmaya çalıştık ve çalışmaya devam edeceğiz.
Bulgaristan’da yaşamaya devam eden akrabalarımızla hiçbir zaman unutmadan onlarla bağlantımızı  koparmadan ortak değerlerimiz için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Son yıllarda artan aşırı milliyetçilik hareketleri tekrar orada yaşayan soydaşlarımız başta olmak üzere hepimizi huzursuz etmiştir. Buna örnek Türkan bebeğin ve diğer şehitlerimizin katillerinin ve aynı zamanda bizlere soykırım uygulayan ve uygulatan azılı canilerin günümüzde Bulgaristan’ın değişik şehirlerinde heykellerinin dikilmesine imkan tanıyan, vesile olan tüm kişileri ve odakları lanetliyor ve şiddetle kınıyoruz. Öte yandan bizler, bizim için şehit olanlara layık olabiliyormuyuz? Onlar adımız adına ,dinimiz adına,dilimiz adına yani kutsallarımız adına şehit olmadılar mı? 
Ya bizler bizlerin bir kısmı, bazen zamanımız olmadığından, bazen umursamadığımızdan bazen de Avrupa’da bize avantaj sağlayabilir düşüncesinden dolayı mecbur olmadığımız halde hala Bulgaristan Pasaportlarımızda utanç verici Bulgar isimlerimizle yaşamaya devam ediyoruz. O ayıplardan kurtulamıyoruz.
Yani gerekli özen ve hassasiyeti sanki göstermiyoruz. Örneğin azılı rejimin çöküşünden hemen sonra 
1993 senesinde oradaki evlatlarımızdan 115 bini gönüllü olarak kutsal anadilimiz Türkçemizle okullarda eğitim alabilirken günümüzde bu sayı maalesef 5 binlere düşmüştür.

Tarih tekerrürden ibarettir sözünün gerçekleşmemesi adına isimlerimizin ne olduğunu, örf adet ve kültürlerimizde özümüzü muhafaza ederek gelecek nesillere aktarmakla mükellefiz.
Bir kez daha şehit edilişinin 34. Yılında Türkan Bebeğimizi ve diğer tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Burada bizleri yalnız bırakmayan tüm halkımıza ve derneklerimize teşekkür ediyoruz. 
corlu 31.12.2018    (1775) Okunma
BU HABERE YORUMLAR
YORUM YAPILMAMIÅ   SESSÄ°Z KALMA YORUM YAP

Çorlu Gündemi

  Çorlu Asayiş Sorunlarında Düzelme Var
  Sahne Davası Duruşması Yapıldı.
  Çorlu da Arsa Satın Alacaklar DİKKAT
  Hisseli Arsa Satışına Dikkat
  Kızılay Kan Stokları Azalıyor mu?
  Çorluyu Sevmek Zafer Günlerinde Anmak Değildir

Son Haberler

  TÜRSAB Trakyadan KOSOVA Ziyareti 07.03
  İYİ Parti den Basına Destek Çağrısı 20.02
  Ergünkent İnşaat’tan Açıklama 28.01
  TGF Genel Başkanına Kınama 23.01
  Başarılı Gazeteciler Ödüllendirildi 16.01
  Bursluluk Sınavına Rekor Katılım 16.01
  Nisan Ayında 41 Yaşındayız 16.01
  Reyap Olarak Her Geçen Gün Büyüyoruz 16.01
  1. Hamsi Festivali Coşkusu 16.01
  Ali Darıcı nın Ankara Çıkartması 27.12
  Ali Darıcının Ziyaretleri Ses Getirdi. 26.12
  TED KOlejinden Geleceğe Nefes Katan Proje 23.12
  Vekil Mustafa Yel Müjdeyi Verdi 23.12
  İkinci Kez Çorlunun Gururu Oldu 23.12
  Meydanlar Işık ve Figürlerle Süslendi 23.12

İnternet Sınırsız Paylaşım ve Bilgi Kaynağıdır. Sitemizdeki Her Türlü Bilgi ve Resim Paylaşıma Acıktır. Kaynak Belirtilmesi Ahlaki Değerdir.Site Haritası