BİR KULAĞIMIZIN ARKASI KALMIŞTI…

Şu reklamdan bahsediyorum. Hani ıssız bir adada çiftçi için çözümler (!) bulan reklamdan.

Seyretmişsinizdir.

Bir banka, adada yaşayan ve yaşamak için üretim yapan iki kişiye çözümler

sunuyor. O ıssız adaya bankamatik bile getirmiş(Elektriği nereden bulduysa!).

Çiftçiler de bir mutlu bir mutlu (!) sormayın gitsin.

* Kazanamadıklarını harcadıkları için,

* Yüksek fiyatlı mazota parayı harmanda ödeyecekleri için,

* GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma)’lu kısır tohumu yüksek

fiyata satın aldıkları için, mutluluktan uçuyorlar.

Reklamı her seyredişimde, ülkemi besleyen çiftçinin geldiği noktayı hatırlayan

yüreğim bir kez daha kanıyor. Nasıl kanamasın?

1. Son 10 yılda 2,5 milyon çiftçi, geçim derdine düştüğünden toprağını

ekmekten vazgeçerek göç etmiş.

2. Köylü dünyanın en yüksek fiyatlı yakıtını ve gübresini kullanır olmuş,

3. Trakya çiftçisi arazilerini sanayi kuruluşlarına satmış ve satmaya devam

ediyor,

4. Yalnız Trakya’ya 240 bin baş hayvan ithal edilerek hayvan besicilerinin beli

kırılmış,

5. Dünyanın sayılı ayçiçeği üreticisi olan Trakya çiftçisi genetiği değiştirilmiş

kanolaya mağlup olmuş,

6. Büyük şehir varoşları, köylerinden göç eden çiftçilerin yeni çilehanesi olmuş,

7. Her şeye rağmen toprağına bağlı kalmak için direnenlerin bir kısmı borçlanma

yüzünden icra takibine düşmüş, köyünü utancından terk etmiş,(Çanakkale Merkez´e bağlı Kumkale Beldesi ) terk etmeyenlerin bazıları böbreklerini satışa çıkarmış (Afyonkarahisar - Kışlacık köyü ),

8. Toprak reformu yapılmadığından verimli hazine arazileri feodal yapının eline

geçmiş,

Hangi birini sayayım.

Devam edersem felaket tellalı gibi olacağım.

Çiftçi fil mezarlığı arar hale gelmiş.

Çünkü buradan öte gidilecek her yer mezar.

Derler ya “yaşlı ağaç yabancı toprakta kök tutmazmış”.

Aslında bu reklamı yapanlar mesajı çok açık ve mertçe veriyorlar:

“Ey son kurbanım çiftçi! Ensendeyim. Nereye kaçarsan kaç, seni yok edene

kadar sülük gibi emmeye devam edeceğim.”

Artık kansızlara ne kadar kan lazımsa…