Gülden ADIGÜZEL
Masallar Anlatamadan  02.05.2021   (1280) Okunma

İki yıldır, ailece, babamın amansız hastalığıyla mücadele ediyorduk. Hayatın olağan akışı durdu. İşerimiz, hobilerimiz ;zoraki ya da keyfe keder yaptığımız birçok şeyi yapamaz olduk. Uzun  zamandır yazamayışımız da bundandır. Bir süre önce toprağa verdik.

Yaşayan bilir Allah kimseyi kanser denen illetle imtihan etmesin. Vakti saati geldiğinde yenik düşüyorsun. Gayretler boşa çıkıyor. Rabbimizin dediği gibi “Herkes muhakkak ölümü tadacak” ayeti, karşılığını buluyor Ben ilk defa kan ve can bağım olan bir insanın kaybıyla sınandım. Çok zormuş  insanın, sevdiği bir canı toprağa bırakması. Acının ilk hassasiyetiyle “Şüphesiz ki Allah ‘ tan geldik, Allah a döneceğiz ‘ayeti bilincinde yer etmişse de aklına gelemeyebiliyor.

Hastaneye sık sık gidiş gelişlerimizde babamı daha yakından tanıma fırsatı buldum. Hakkında bildiğim ve isabetli olan bazı kanaatlerim vardı. Ara ara gözlemlerdim. Çok zeki bir o kadar duygusal, sinirli bir o kadar da  merhametliydi. Dürüstlüğü muska gibi taşımıştı hayatı boyunca. En tahammül edemediği insan tipi uyanık geçinen hakka hukuka riayet etmeyenlerdi.  Özellikle böyle durumlarda basardı küfrü. Küfürden nefret ederim ama itiraf etmeliyim ki babama yakışırdı. Hadi babama yakışmıyordu diyelim genelde, ettiği insanlara yakışırdı.
 Huysuz adamdı. Hastanede bir terslik olsa tedaviyi bırakıp gelmeye kalkardı. O kadar gururluydu ki durumu kabullenene kadar acziyet onu iyice öfkeye boğmuştu. Hayatını kimseye muhtaç olmamak üzerine kurmuş bir adamın idrar torbasıyla gezmek kadar ne zoruna gidebilir ki? Yavaş yavaş kabullendi durumu. Zaman zaman acı ve öfke baş gösterse de genel olarak” Allah ın takdiri, O,ne derse o olur teslimiyeti  hakimdi. Vakit yaklaşırken bilinci zayıflamıştı. Yaramaz ve sevimli bir çocuğa dönmüştü. Bir sabah, dayanılmaz acılar çekmesine ramak kala kalbi duruverdi. Her şey istediği gibi oldu. Evinde ölmek, kimseye yük olmamaktan başka bir şey istemiyordu  Ayrı ayrı anlamlar yüklediği, gurur duyduğu, her birine lakaplar taktığı evlatlarına, son nefesine kadar dua etti. Yük olduğunu düşünüyor, evlatlarının her birinin etrafında pervane olmasından hem mutlu oluyor hem de eziliyordu. Bu düşüncesinde tabii ki haksızdı. Damadımız bir gün özverisi nedeniyle teşekkür ettiğimde “Babamın yedirdiği bir kap yemeğin karşılığı bile değil abla, lafı mı olur” demişti. Haklıydı. O zaten yediği ve yedirdiği  ekmeği en helalinden kazanmıştı. Cömertlik kavramı bir insanda  bu kadar tecelli edebilirdi ancak. Kendine saklamaksızın vermek, O’ nun en bariz huyuydu. Sofrasına oturmayan, hayatından geçip cömertliğinden nasibini almayan kalmamıştı. Çayı sevmeyi O´ndan öğrendim. Artık yalnızca keyifle değil hüzünle de içeceğim çaylarımı. Hayırla yad etmek  de boynumun borcu olsun.

 Bütün yaşadıklarını, yaşayamadıklarını heybesine koyup Rabbine gitti. Tüm güzellikleri ,iyilikleri, hataları ve eksikleriyle. Yapacak  bir şey olmadığında söyleyecek sözü de olmuyor insanın .Rabbim affet, merhamet et mağfiret et. Bütün  mevtalarımızın da babacığımın da ruhu şad olsun. Aminnn