Mevlüt HALİLOĞLU
Namaz İbadetinin Önemi  27.04.2021   (898) Okunma

RAMAZAN SAYFASI
(Not: Bu sayfa Çorlu Müftülüğü tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından yararlanarak hazırlanmıştır.)

AYET-İ KERİME
 "Şüphesiz namaz, müminlere, vakitle belirlenmiş olarak farz kılınmıştır" (Nisa, 4/103).

HADİS-İ ŞERİF
“Kulun kıyamet gününde, hesabı ilk önce sorulacak ameli namazdır. Eğer namazı düzgün çıkarsa kurtulmuş ve kazanmıştır. Eğer namazı düzgün çıkmazsa kaybetmiştir.” (Tirmizî, Salât, 305)

NAMAZ İBADETİNİN ÖNEMİ
İbadet insanın tüm davranışlarıyla ilişkilendirilebilen kapsamlı bir kavramdır. Örneğin her türlü iyilik, gülümseme, çevremizdeki tüm canlılara merhametle muamele, yoldaki bir engeli kaldırma, fidan dikme, su ikram etme, oruç tutma ve namaz kılma gibi ibadetleri içine almaktadır. Bununla birlikte “ibadet” denilince belki de akla ilk gelen şey namaz ibadetidir. 

Bu durumun namazın hayatın bütününü kapsayan ve her gün devamlı olarak günde beş defa tekrar eden bir ibadet olmasından; ibadetlerin en makbullerinden sayılan secdenin namazda yer alması gibi özelliklerinden kaynaklandığı söylenebilir. 

Bunun yanında Peygamber Efendimizin (sav) “Kulun kıyamet gününde, hesabı ilk önce sorulacak ameli namazdır. 

Eğer namazı dürüst çıkarsa kurtulmuş ve kazanmıştır. Eğer namazı düzgün çıkmazsa kaybetmiştir.” (Tirmizî, Salât, 305) hadisi de namazın diğer ibadetler arasındaki önemini açıkça ortaya koymaktadır. 

Yüce Allah Şüphesiz namaz, müminlere, vakitle belirlenmiş olarak farz kılınmıştır" (Nisa, 4/103) buyurarak inananların belirli vakit dilimlerinde namaz kılmalarının farz olduğunu haber vermiştir. 

Kuran-ı Kerim’in birçok ayet-i kerimesinde namazın önemine, dosdoğru bir şekilde kılınmasına ve namazın şart ve rukünlarına dair malumatlar verilmiştir. Peygamber efendimiz (sav) de Allah’ın (c.c.) Cebrail (a.s) vasıtasıyla kendisine öğrettiği namazı kılarak ve kıldırarak ashabına öğretmiştir. 

Dolayısıyla namaz ibadeti mükellef sayılan her Müslüman için beş vakit olarak farz kılınan bir ibadettir. İmandan sonra namazın en önemli ibadet olması sebebiyle namaz dinin direği sayılmıştır. 

Bir bina için taşıyıcı direkler ne ise kişinin inancı ve ahiretine yönelik safhaların sağlamlığı için de namaz odur.
 
Yukarıda naklettiğimiz hadis-i şerifte kulun ahirette amellerine yönelik hesabın namaza bağlı olduğu; eğer namaz ibadetinin hesabı verilirse diğer sorumlulukların hesabının kolay verileceği haber verilmişti. 

Bu ifadelerden iman et, namaz kıl sonrasında ne yaparsan yap sana zarar vermez gibi bir anlam kesinlikle çıkarılmamalıdır. Zira ahirette hesabı verilebilen bir namaz sadece şeklen eda edilen bir namaz değildir. Namazın şart ve rukünlarının tam olmasıyla birlikte, tadili erkanın yerine getirilmesi, ibadetteki ihlas, namaz esnasında huşu yani kalbin ve düşüncelerin dünya meşguliyetlerinden arınıp huzur-u İlahîde olduğunun farkında olması da hesabı verilebilen bir namazın özelliklerindendir.  

Bu şekilde kılınan namaz, kişiyi yaşantısındaki yanlışlardan koruyacak; gerek Allah’ın hakkını gerekse kulların hakkını yerine getirmekte hassas davranan bir Müslüman kıvamına getirecektir. 

Yüce Allah “Ey Peygamberim: Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı doğru kıl. Çünkü namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette ibadetlerin en büyüğüdür. 

Allah, yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut /45) buyurarak şartlarına uygun ve dosdoğru kılınan namazın kişiyi büyük ve küçük hatalardan koruyacağını bildirmektedir. Buna rağmen beşer olmamız hasebiyle işleyeceğimiz günahların da kıldığımız namazlar dolayısıyla affedileceği müjdelenmektedir. 

Sevgili Peygamberimiz (sav) “Beş vakit namaz ve Cuma namazı diğer Cuma namazında kadar büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde aralarında işlenilen küçük günahlara kefarettir. “ (Buhârî/Mevakît)  Ayrıca “Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir ırmak olsa ve burada günde beş defa yıkansa bu kimsede hiç kir kalır mı? Sahabe: Hayır hiçbir kir kalmaz diye cevap vermeleri üzerine. İşte beş vakit namaz da böyledir. 

Allah, bu sebeple günahları temizler yok eder.” (Müslim, Mesacid, 284) Bu hadislerden hem namazın günahların affına sebep olacağını hem de namaz kılarken kendini Yüce Allah’ın huzurunda hesaba çekildiğini ya da kulluğunu arzettiğini hissedebilen kişinin namaz dışındaki vakitlerde davranışlarına dikkat ederek hatalardan uzak durabileceğini anlamak mümkündür. 

Namazın hedeflerinden birisi de Allah’ın hatırlanmasıdır. Taha Suresinin 14. Ayetinde Allah Teala “Beni hatırlamak için namaz kıl. “ buyurmaktadır. Bu sebeple namaz gafil ve dünya ile meşgul bir zihinle değil, Allah hatırlanarak; Allah’ın gözetimi altında olduğumuz hiçbir zaman unutulmadan kılınmalıdır. 

Tabi ki şu külli kaideyi de unutmamak gerekir.”Tamamı yerine getirilemeyen bir şeyin tamamı terk edilmez”. Elbette namaz müminler için farzdır. Gerek vakitlerini tamamıyla kılabilme, gerekse namazın edası esnasındaki kemâlatı tam olarak yerine getirmek mümkün olmuyor düşüncesiyle namazı tümüyle terk etmek te doğru değildir. 

Ramazan ayı birçok ibadetin kendisinde toplandığı mübarek bir aydır. Bu ayda gündüzleri oruç farz kılınmış, geceleri de “teravih” adı verilen nafile namazlar Peygamberimizin sünneti olarak yerleşmiştir. Mübarek Ramazan ayını da bir vesile bilerek namaz konusundaki eksikliklerimizi tamamlamaya çalışmak bu ayın bize getirdiği önemli kazanımlardan olacaktır. 

Peygamber efendimiz namazı Allah’ın katında en faziletli ve Yüce Allah’ın en çok sevdiği bir ibadet olarak tanımlamıştır. Öte yandan namazın terk edilmesiyle ilgili olarak Allah Tealâ Kuran’ı Kerimde “Onların peşinden öyle bir nesil geldi ki bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. 

Bu yüzden ilerde azgınlıklarının cezasını çekeceklerdir” (Meryem, 19/59) buyurarak namazı terk etmenin uhrevi sorumluluğunu bizlere haber vermiştir. 
    
FETVA
ORUÇLU İKEN KAN VERMEK VE VÜCUDA KAN ALMAK ORUCU BOZAR MI?
Ramazan’da oruçlu iken kan verenin orucu bozulmaz (İbn Kudame, el-Muğni,IV, 50-52). Vücuda kan almak ise, beslenme, gıda alma kapsamına girdiği için orucu bozar.