Mevlüt HALİLOĞLU
Sağlığı Koruyalım  27.04.2021   (849) Okunma

Bir insanın, maddi ve manevi olarak sağlıklı olması, büyük bir nimettir. Kânûnî’nin “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” ifadesi, bu nimetin ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.

İnsan, bu dünyaya ebedî âleme hazırlık yapmak için gönderilmiştir. Bunu yapabilmek için de sağlıklı olmak şarttır.
Çünkü her türlü dini ve uhrevi faaliyet, sağlıklı olmakla mümkündür. Sağlığı yerinde olmayan bir insan, yapması gereken temel görevleri yapamayacağı gibi, yaşadığı sürece rahat da edemez.

Sağlık nimetinin kıymetini takdir etmek ve korumak bizim en başta gelen görevimizdir. Bu da nimet elde iken kıymetinin bilinmesine bağlıdır. Ne yazık ki insanoğlu sağlığının kıymetini, hastalanınca veya bunları kaybedince anlar. Peygamber Efendimiz (sav) bu gerçeğe dikkat çekerek şöyle buyurmuşlardır: “İki nimet vardır ki insanların çoğu bunlarda aldanmıştır/kıymetini bilememektedir. O nimetler: Sağlık ve boş vakittir.” 

Sağlığımızın korunması için yiyecek ve içeceklerin helal ve temiz olması, beden ve elbiselerimizin, oturup kalktığımız, gezip dolaştığımız yerlerin temiz olması gerektiği gibi, sağlıklı bir beden için düzenli eksersiz yapmanın önemi de büyüktür. 
Sadece kendi sağlığımızı değil, başkalarının sağlık ve mutluluğuna katkıda bulunmamız da bir görevdir. Onun için diğer insanların sağlığına zarar veren yanlış davranışları onaylamak da mümkün değildir.

Hastalandıktan sonra tedavi olma yerine, hastalanmadan önce tedbir almaya çalışmalıyız. Bedenlerimiz bize emanettir. Onları uyuşturucu, içki ve sigara gibi zararlı alışkanlıklarla tahrip etmemeliyiz. Ruhumuzu, bedenimizi yıpratacak, sağlığımızı tehlikeye atacak hayat tarzından uzak durmalıyız. Midemizi abur cuburla doldurarak bedenimize zarar vermekten kaçınmalıyız. Bilinçli ve dengeli beslenmenin sağlığımızı korumadaki önemini göz ardı etmemeliyiz. Hayat mücadelesinde başarılı olmak istiyorsak sağlıklı olmak ve sağlıklı yaşamak mecburiyetinde olduğumuzu unutmamalıyız. Kur’an-ı Kerim’deki “Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.”  ilâhî buyruğunu hep hatırlamalıyız.
Alınan bütün tedbirlere rağmen, eğer hastalık vuku bulmuşsa, tedavi olmayı da ihmal etmeyelim. Bakın bu konuda Peygamberimiz ne buyurmaktadır: “Ey Allah’ın kulları tedavi olunuz. Çünkü Allah, verdiği her hastalığın ilacını da yaratmıştır.” 

Gerek Kur’an-ı Kerim’de ve gerekse sevgili Peygamberimizin söz ve uygulamalarında insan sağlığı ve dengeli beslenme konusunda bizim hayatımıza ışık tutacak çok değerli bilgiler vardır.

Kur’an-ı Kerim’de, et, süt, balık, hurma, üzüm, buğday, nar, incir ve zeytin gibi insana gıda veren yiyecek ve içeceklerden bahsedilmekte, bilhassa balın besleyici ve tedavi edici özelliğine dikkat çekilmektedir.  Ancak yüce Allah’ın verdiği nimetleri har vurup harman savurmak, ölçüsüz bir şekilde tüketerek sağlığı tehlikeye atmanın yanlışlığı da vurgulanmaktadır. Kur’an’da; “İsraf etmeyin, çünkü Allah israf edenleri sevmez”  buyrulmuştur. Bizim için her konuda güzel bir örnek olan Allah elçisi de mideyi tıka basa doldurmanın yanlışlığına dikkat çekmiş ve “Hiçbir insan, karnından daha kötü bir kap doldurmuş olamaz.”  buyurarak dengeli beslenmenin önemine işaret etmiş, hayatı boyunca da bizzat uygulamıştır.

Özellikle bu salgın hastalığın atmosferinde yaşadığımız bu günlerde, sağlık otoritelerinin bize tavsiye ettiği kurallara uyarak hayatımızı sürdürmeye çalışmalıyız.

Bütün bu tavsiyeleri dikkate alarak sağlıklı bir hayat yaşayabilmemiz dileğiyle...

Mevlüt HALİLOĞLU
Çorlu Müftüsü
Nisan 2021