İsmail ÖZTÜRK
DOSTLUĞUMUZ PEKİŞİYOR  17.10.2020   (1179) Okunma

Mahallece tüm arkadaşlar Cem abi ile daha çok zaman geçirmeye ve onu daha fazla

tanımaya başladık. Diğer arkadaşlara göre ben biraz daha samimi olmuştum Cem abi ile… Yemek fasılları da sık sık tekrarlanır hale gelmişti. Bir gün sucuk yiyorduk, bir gün kıymalı bir şeyler, bir gün köfte, bir gün pirzola, bir gün biftek vs... Annesi ve babası hiç kızmıyordu. Buzdolaplarında da etleri hiç eksik olmuyordu.

Cem abinin odasında enteresan bir müzik sistemi vardı. Ahşaptan yapılmış bir kabin ile bu

kabin üzerinde kesilmiş bölmelere bir adet araba teybi ve bir adet amfi cihazı yerleştirilmişti. Gerekli kablo bağlantıları yapılarak güçlü bir müzik sistemi haline dönüştürülmüştü. Farklı sanatçılara ait yüzlerce müzik kaseti vardı. Tabii sıklıkla gidip yapmış olduğu lezzetli yemekleri yemek ve üzerine müzik dinlemek güzeldi de, bir de şu ufaklık olmasaydı keşke! Ah o yaramaz bacaksız ah! Biraz rahat bıraksa ne olurdu sanki?

Kikir kikir kikirdeyen, yerinde duramayan, yaramaz mı yaramaz… Hani düşman başına derler

ya öyle işte… Hiç rahat bırakmazdı. Odanın içerisinde nereye geçsem tepeme çıkıyordu. Abisi o yüksek sesiyle bir bağırdı mı arkasına bile bakmadan kaçardı ama ardından sinsice yaklaşır yine yapacağını yapardı. Zamanla bu duruma alışmıştım. Odanın duvarında ufaklığa ait iki adet resmi vardı. Beyaz fotelli sevimli mi sevimli resimler. Öyle de bir gülümsemesi vardı ki resimlerde Hüdaverdi filmindeki tiplemenin kız versiyonu gibi daha karşıdan ele veriyordu kendini hinliği.. 

Devamı Bir Sonraki Köşe yazısında...