Haberleri ve gündemi artık sosyal medya üzerinden takip ediyoruz. En son dakika haberleri, en güncel konular sosyal medyada paylaşılıyor ve tartışılıyor.
Takibi ve denetimi neredeyse imkansız olan bu mecranın olumlu olduğu kadar kötü yönleri ve kötülüğü yayanları da var. Örgütlü kötülük de diyebiliriz buna.
Nereden biliyoruz?
Başınıza bir iyilik gelse siz bunu başkalarıyla pek paylaşmazsınız ama başınıza gelen kötü bir durumu herkese anlatırsınız. Iyiliğin sesi çıkmaz, kötülük ise gürültülüdür.
Gürültü olması yetmezmiş gibi yayılmacıdır da. Yayılan kötülüğün mutlaka bir alıcısı çıkar. Bu nedenle kötü olanı dile getirmekten kaçınırız.
Kötülük ve sosyal medya için söylenebilecek yegane söz; "kötülük yapmak ve yaymak hiç bir zaman bu kadar kolay olmamıştı" olabilir. Birini yaralamak daha ciddi emek ister.
İfade özgürlüğü diye bir durum var. Bu durumun arkasına sığınanlar, yakıcı ve gönül yorucu hareketler yapabiliyor. İşin en garip tarafı da, adıyla yazamayanların, yalana başvuranların adıyla yazanları, hakikati arayanları samimiyet testinden geçirmeye kalkışması. Ne diyelim.
Böyle "şiddetli bir zamanda" yaşayıp da temiz kalmak elbette zor. Kusursuz olmak ise namümkün. Bardağın iyi tarafından bakarsak, boşluğu değil, doluluğu görürüz.
Fakat, kötülüğün ve kıskançlığın gözü kusur arayıp bulmakta mahirdir. İşte bu maharet, sosyal medya sayesinde daha kullanışlı bir hale geldi. Üzgünüm.
Nihayetinde, sosyal medya´da aklımıza her geleni söyleyemeyiz; lakin burada, bırakın söylemeyi, yazıyoruz bile. Böylece, hakikati "konuşturarak susturmak" gibi tuhaf bir durum ortaya çıkıyor.
Bazıları bu kötülüğü yapmakta çok örgütlü..
