Nizamettin GÜMÜŞ
Yerel Yazarlıkta Üslup  21.04.2020   (1986) Okunma

Üslûp, yazının ahlakıdır. Köşe yazarının ise kendisidir. Üslûp olmadan köşe yazısı olmaz. Yazımında kendi üslubunu oluşturamamış kişi üslupsuz olarak kalır.

Tabi üslupsuzluk da bir üsluptur. Lakin pek kabul görmez. 

Üslûp, sadece yazdıklarımızın konusunda bulunan yahut kelimelerimizden çıkarılan bir şey değildir. Bu hayattaki duruş ve yaşantımız da bir üsluptur. Bunun için üslup sahibi yazar ifadesi sadece yazdıklarımız için değil karakterimizin tanımıdır da diyebiliriz. 

Üslubu sadece yazım veya olaylara yaklaşım şekli olarak görmemek gerekir. Kibarlık, nezaket ve incelik de üslubun parçasıdır. 

Üslûp sahibi bir yazar yahut eleştirmen, gösterilen gayrete, verilen emeğe hürmet eder. Yazısında muhatabını kırarak ilerlemez. Olumsuz gördüklerini insafını kaybetmeden, merhametini saklamadan belirtir. Kişilere ve olaylara "açık aramak" için yaklaşmaz. 

Elbette görünen hatalar ve yanlışlıklar dile getirilecektir. Hataya doğru demek ahlaklı bir yazarın üslûbu değildir. Hakikati belirtirken önyargıyla değil iyi niyet korunarak söylenmeli.

Hatırlayalım; kötü üslup, en basit gerçeğin dahi kabulünü zorlaştırır. 

Öyleyse soralım:

Bugün Tekirdağ köşe yazarlarında bir üsluptan bahsedebilir miyiz? Yazma sanatının inceliklerini kıdemli köşe yazarlarında görebiliyor muyuz?

Yeni yeni yazmaya başlamış insanların heveslerini "elinde cep telefonu olan herkes köşe yazarı" diyerek küçük görmek doğru bir üslup mudur?

Bana kalırsa Tekirdağ köşe yazarlarının acilen çözmesi gereken bir sorun da üslup meselesidir. İhtiyaçtan ve acilen.

Tüm bu yazıyı unutulmaya yüz tutmuş bir atalar sözü ile bitirelim: Tatlı söz can azığıdır.