“Ergenekon” düzmecesi başladığında bazı aklıevveller ülkemizde “temiz eller” operasyonu yapılacağını iddia etmişti. Ortadoğuda yeni bir düzenlemenin yapılacağını, buna engel olabilecek asker-sivil zevatın bir kampa toplanarak engellik vasfının kaldırılması amacını göz ardı ederek, Şeref, onur ve kalemlerini satarak. Gerçi olmayan şeyler satılmaz ama sözün gelişi. Unuttuk mu yoksa ?
Teğmen Mehmet Ali ÇELEBİ, evindeki aramada “nutuk” bulunan, telefonuna “sehven” numaralar yüklenen vatan evladı. Yalnızca o yüzden iki yıl hapis yattı. Ya telefonuna numaraları “sehven” (yanlışlıkla ) yükleyenlere ne oldu? Koca bir hiç. Çünkü zanlılar ”Elimiz yanlışlıkla tuşlara bastı, sayılmaz” dediğini,
18 Şubat 2006 da Ankara’da yapılan “Ergenekon hücresi Küre / Sauna “ operasyonu. Sözde bakan ve milletvekillerini suikast amaçlı tek tek fişlemişlerdi. 68 cd ele geçirilmişti. Eylem ve infaz listesinin bulunduğu cd de Yüzbaşı Nuri BOZKIR’ın elindeydi. Sonuç ? Koca bir hiç. Davada tutuklu sanık yok. Zanlılar arasında İbrahim TATLISES’in de bulunduğu davanın 6 yıldır devam ettiğini,
Ankara Eryaman’da 31 Mayıs 2006 günü baskın yapılan bir evde “cephane deposu” (!) bulunmuştu. Özel kuvvetler komutanlığında görevli bir yüzbaşı, üç astsubay ve bir emekli binbaşının da bulunduğu 9 kişi terör örgütü üyeliğinden tutuklandı. Soruşturma sürerken asker olduğunu iddia eden birisi sarı zarf içinde krokiler gönderdi. Başbakanın Keçiören’deki evinin sokağının haritası ile BİM marketler zincirinin krokileri. “Suikast” ve “sabotaj” krokileri de böylece ele geçmiş oldu. Sonuç? ”Atabeyler Davası” olarak bilinen bu davanın 15 eylül 2006 da yapılan ilk duruşmasında bütün zanlıların tahliye edildiğini.
Oğlunun cenazesine bile yetiştirilemeyen Yarbay Mustafa Dönmezer’in evindeki aramada ajandasının “kapak cebinde” Başbakanın evinin bulunduğu yerin bilgisayar çıktısı içinde de ZİR vadisinde silahların bulunduğu yerin krokisi bulundu. Duruşmalar esnasında bilirkişi kroki çizgilerinin Yarbay Dönmezer’e ait olmadığına karar verdi. Peki bütün yazılar onundu da krokiyi kim çizmişti? Bunun failinin bulunamadığını ama Yb Dönmezer ‘in hala tutuklu olduğunu, Başbakan yardımcısı Bülent ARINÇ’a suikast yapacağı iddia edilen iki subay ellerindeki krokiyi yutarken yakalanmıştı. Subaylar mahkemeye bile çıkarılmadı, çünkü düzmeceydi. Ama bu kapsamda yapılan soruşturma esnasında “ kozmik oda” nın arandığını ama Ergenekon’un orada da olmadığını.
PKK’nın ölüm listesinde olan kahraman subay Levent Göktaş’ın bürosunda 7 Ocak 2009 günü 63 adet cd ve dvd bulundu.Bunlar arasında Ergenekon davasının önemli delillerinden biri sayılan 51 nolu DVD masa üzerinde(!) bulundu.Deliller 8 Ocak saat 23.55 de incelenmeye başlandı. Süper polisler olağanüstü bir süratle aynı gün 51 nolu dvd hakkında 26 sayfalık rapor yazdı (bir dvd yi incelemek 1 saat sürse en az 63 saat eder yani 3 gün sürer.) Sonra dvd adli emanette “çatladı”. Kopyası da yoktu. Uzun yazışmalar sonunda poliste bir kopyası olduğu ortaya çıktı. Bilirkişi raporuna göre DVD’nin polisteki kopyası 31 Aralık 2008 saat 17.40’da alınmıştı. Yani polisler DVD yi ele geçirmeden7 gün önce.!!! 51 nolu DVD de neler vardı? TBMM başkanı, dışişleri bakanı, içişleri bakanı, bazı hükümet üyeleri ve bürokratların özel ve kişisel bilgileri.Kritik görevdeki bazı kişilere ait fişlemeler.Bazı yargı mensuplarının mahrem ilişkileri, bazı hakim ve savcıların kadınlarla birlikte olduğunu gösteren fotoğraf ve kamera kayıtları. Fişlenenlerden biri de AKP’ye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman YALÇINKAYA idi. Yargıtay üyelerinin fişlendiği bir liste daha vardı ve başında da GÖKTAŞ’ın 25 yıllık eşi Yargıç Nesrin GÖKTAŞ bulunuyordu. Albay kendi eşini de fişlemişti(!). (Demek cemaat kendi üyelerini de fişliyor) Mahkeme safahatında DVD yi Levent GÖKTAŞ’ın bürosuna koyan polis tespit edildi (Komiser S.Ş.) ve içişleri bakanlığına bildirildi. Ne yapıldı? Yine koca bir hiç!Ama Levent GÖKTAŞ’ın hala tutuklu olduğunu,
Hafızanız bu kadar nankör ve siz hala “dur bakalım ne olacak?” diyor olamazsınız.
Teşbihte hata olmazmış. Bilinen fıkradır.
Adam karısının kendini aldattığından şüphelenmektedir. Bir dedektif tutar. Kısa bir izlemenin ardından dedektif gelip gördüklerini adama anlatmaya başlar.
-Birinci her şey normaldi, eşiniz, çarşıya çıktı, kuaföre gitti, alış-veriş yapıp döndü. İkinci gün bir telefon görüşmesi yaptı sonra dışarı çıktı.
Koca da hem dinliyor hem de:
- Dur bakalım ne olacak? Diye mırıldanıyordu.
- Bir AVM de telefonla görüştüğü erkekle buluştu, birbirlerine sarıldılar, belli ki daha önceden tanışıyorlar.
Adam yine:
- Dur bakalım ne olacak?
- “Sonra romantik bir ortamda akşam yemeği yediler”.Koca daha dikkatli:
- Dur bakalım ne olacak?
- “Sonra adamın arabasıyla bir eve gittiler.İçeri girince ışıkları yaktılar, perde açıktı, birer kadeh bir şey içtiler.” Koca heyecanla;
- Dur bakalım ne olacak?
- Sonra kalktılar, birbirlerine sarılıp, yatak odasına geçtiler ve ışıkları söndürdüler.
Adam yine;
* Dur bakalım ne olacak? Deyince dedektif kendini tutamayıp:
* Pes yani! Olan oldu sen hala aval aval “dur bakalım ne olacak” diyorsun Meslekten
soğuttun beni yav.
Lütfen bizi meslekten soğutmayın.
