1963 yılında gümüşhane’nin kelkit ilçesinde doğmuşum. 1985 yılında kara harp okulundan jandarma teğmen olarak mezun olup türk silahlı kuvvetleri saflarına katıldım. yarba
Yazar
Yazara Mesaj Yaz
Bu Bölümde Yazılan Yazıların Sorumluluğu Yazarlara Aittir
MİT- KCK- PKK HORON VURURKEN ASKER ve SAVCI EZİLDİ 15.02.2012 (3659) Okunma
MİT- KCK- PKK HORON VURURKEN ASKER ve SAVCI EZİLDİ -Hasan dayı bugün pek düşüncelisin, hayırdır? - Aklım karıştı. Silahlı Kuvvetlerin komuta kademesini içeri tıktılar kimsede tık yoktu, MİT mensubu efsane KOZİNOĞLU hapiste öldü millet- devlet sağır, ama MİT müsteşarını ifadeye çağırdılar diye ortalık toz duman. Sebep ne ki? - Savcı Sarıkaya Diyarbakır BDP binasındaki aramada MİT ile PKK arasında oluşturulduğu iddia edilen ´Oslo X Mutabakat Taslağı´, ´20 ve 21 No´lu Protokol´ adlı belgeler bulmuş. - Ne varmış ki belgelerde? Öcalan’la anlaşmaya varılan maddeleri yazmışlar: - Türkiyeliliği esas alan demokratik ulus temelinde yeni bir anayasa. - Demokratik özerklik statüsünün sağlanması. - Kürt kimliğinin yeni anayasada yer alması. Kürtçe´nin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi. - Önderliğin (Öcalan) ilk aşamada ev hapsine alınması. - Önderliğin özgürce, toplumsal ve siyasal yaşama katılması. - Gerillanın silahsızlandırılması, mevcut yasalar çerçevesinde toplumun öz savunma gücü ya da yeni bir statüyle demokratik çözüm içinde varlığını koruyacak bir yapılanmaya kavuşması. - Yalandır ya. - Belki ama altına şöyle bir not düşülmüş; ´İş bu mutabakat metni, taraflar arasında arabuluculuk yapan HD (Hakem Devlet) temsilcileri tarafından, taraflar adına imza altına alınmış ve aslı HD merkezinde arşive alınmıştır´ - Amerika’nın bu senaryodaki kodu “HD” miymiş? - Aklınla bin yaşa Hasan dayı.Bir de BUGÜN gazetesinin iddialarına göre, Öcalan’ın Öcalan’ın 6 sayfalık el yazması mektubu, MİT heyeti tarafından İmralı’dan alınarak 10 Temmuz 2011 de Kandil’deki KCK Yürütme Konseyi’ne iletilmiş. - Mektup mu? Ne yazıyormuş ki? - Ülkeyi bölecek planlar ile çatışma, silahlı güçlerin konumu, misilleme gibi savaş taktikleri. Ayrıca Barış ve Anayasa Konseyi kurulması kararlaştırılmış. Öcalan “Toplantıda esas olarak üzerinde durduğumuz konu Barış Konseyi’yle Anayasa Konseyi’nin tanım ve içeriğine ilişkin oldu. Mutabakat halinde olduğumuzu belirtebilirim. Birinci husus olan barış konseyi konusunda sayı olarak yaklaşık 25- 30 arasında teşkil edilmesi. Bileşiminde KCK (Kürdistan Halklar Konfederasyonu) ‘yı temsilen 3-5 Türkiye’deki belli başlı siyasi partilerin veya temel eğilimlerin (AKP,CHP,MHP vb.) temsilen 1- 2’şer; devleti askeri ve emniyetin 1- 2’şer akademi ve sivil toplumun, hukuk aygıtının benzer sayıda katılımları amaç açısından daha uygun olacaktır.”demiş ve; “Diğer önemli bir husus Misak-ı Milli’den kalan sorunlar açısından da ve daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti için bir nevi yarı-iç sorun olan Irak ve Suriye’den de toplam 5-6 kişilik bir katılım uygun olacaktır. İran için de belki düşünülebilir ama konum ve rejimin karakteri açısından pratikte ne kadar yararı olacağını pek kestiremedim.” Diye devam etmiş. * Irak ve Suriye’den katılacak olanlar geçen söylediğin 4 parçalı Kürdistan temsilcileri mi ? * Bak, parçaları birleştiriyorsun artık Hasan dayı. Bu kadarla da bitmiyor mektup, “..devletin silahlı güçlerinin operasyonları da eskisi gibi karşılıksız kalmayacaktır. Dolayısıyla her an ciddi çatışmalar (Misilleme mantığı gereği) gündemi işgal edecektir.” Diyerek çatışma emrini vermiş. Emri alan KCK da; 14 Temmuz’da, 13 askerin şehit edildiği Silvan saldırısı ile ‘halk savaşının’ fitilini ateşlemiş. * Olur mu canım öyle şey? Sen ne dediğinin farkında mısın? * Valla savcı Sarıkaya da senin gibi düşünmüş olacak ki bu soruyu MİT müsteşarına doğrudan sormak istemiş. * Onun için mi Sarıkaya’yı hemen görevden aldılar? Bıraksalardı da MİT mensubu Kaşif KOZİNOĞLU’nu sorguladığı gibi müsteşarı da sorgulasaydı. Eğer ortada suç yoksa MİT müsteşarı da aklanır, aslanlar gibi görevine devam ederdi. Hem devlette devamlılık esası yok mu? Savcı değişse de soruşturma aynı şekilde devam etmez mi? * Bakıyorum senin de gözün açıldı, her şeyi sorgular oldun. Onu da savcıyı “kendi inisiyatifi ile” görevden alan başsavcıya sor Hasan dayı. Burası “Guguk” devleti değil ki “Hukuk” devleti…
